Haksız Rekabet
Ticaret Hukuku’nun küçük bir alt dalı olarak ortaya çıkan Fikri Mülkiyet Hukuku; marka, patent ve tasarım gibi sınai mülkiyet konularının öneminin ve etki alanın artması, yine telif konuların çok farklı ve özel yönlerinin bulunması neticesinde, genişlemiş ve bağımsız yepyeni bir hukuk dalı özelliği kazanmıştır.
Haksız rekabet kavramına ilişkin, Türk Borçlar Kanunu’nda hüküm bulunsa da esas itibariyle Türk Ticaret Kanunu’nda özel olarak düzenlenmiş bir kavramdır. Bununla birlikte haksız rekabet konularının, fikri mülkiyet konusu olan marka, patent, tasarım vb. haklarla doğrudan veya dolaylı olarak ilgili olması bakımından, bazen bir biriyle karıştırıldığı görülmektedir. Fikri mülkiyet konusuna giren hak ihlallerinde çoğunlukla haksız rekabetin de ortaya çıkması söz konusu olabilir. Bununla birlikte daha özel düzenlemeler dururken genel düzenleme olan haksız rekabet hükümlerine müracaat edilmesi elbette doğru bir yaklaşım değildir. Bu nedenle haksız rekabetle ilgili hükümlere ancak özel düzenlemelere gidilememesi durumunda başvurulması daha doğru ve yerinde bir tercih olacaktır.
Haksız rekabetle ilgili, gerek Türk Borçlar Kanunu gerekse Türk Ticaret Kanunu’nda çok yeni düzenlemelere gidilerek bu alan oldukça genişletilmiştir. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 57’inci maddesinde haksız rekabete ilişkin aşağıdaki küm yer almaktadır;
6098 s. TBK m.57- Gerçek olmayan haberlerin yayılması veya bu tür ilanların yapılması ya da dürüstlük kurallarına aykırı diğer davranışlarda bulunulması yüzünden müşterileri azalan veya onları kaybetme tehlikesiyle karşılaşan kişi, bu davranışlara son verilmesini ve kusurun varlığı hâlinde zararının giderilmesini isteyebilir.
Ticari işlere ait haksız rekabet hakkında Türk Ticaret Kanunu hükümleri saklıdır.
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun Dördüncü Kısmı (m.54-m.63) haksız rekabet hükümlerine ayrılmıştır. Kanunda açık bir tanımı yapılmasa da, yine kanunda geçen ifadelerden yola çıkarak haksız rekabeti; “ticari hayatı etkileyen, dürüst rekabeti bozan, ticari hayatın içindeki tüm katılanların birbirleriyle olan ilişkilerini etkileyen her türlü aldatıcı ve dürüstlük kuralına aykırı davranış, uygulama vb. diğer tüm faaliyetler” olarak tanımlayabiliriz.
6102 s. TTK’nın 55’inci maddesinde, haksız rekabet halleri oluşturan, dürüstlük kuralına aykırı davranışlar ve ticari uygulamaların başlıcalarından altı tanesi sayılmış ve bunlar da örneklerle açıklanmıştır. Sayılanlarla sınırlı olmamak üzere, başlıca haksız rekabet hâlleri şunlardır:
1. Dürüstlük kuralına aykırı reklamlar ve satış yöntemleri ile diğer hukuka aykırı davranışlar,
2. Sözleşmeyi ihlale veya sona erdirmeye yöneltmek,
3. Başkalarının iş ürünlerinden yetkisiz yararlanma,
4. Üretim ve iş sırlarını hukuka aykırı olarak ifşa etmek,
5. İş şartlarına uymamak,
6. Dürüstlük kuralına aykırı işlem şartları kullanmak.
Haksız rekabet sebebiyle müşterileri, kredisi, meslekî itibarı, ticari faaliyetleri veya diğer ekonomik menfaatleri zarar gören veya böyle bir tehlikeyle karşılaşabilecek olan kimse dava yoluyla;
(a) Fiilin haksız olup olmadığının tespitini,
(b) Haksız rekabetin men’ini,
(c) Haksız rekabetin sonucu olan maddi durumun ortadan kaldırılmasını, haksız rekabet yanlış veya yanıltıcı beyanlarla yapılmışsa bu beyanların düzeltilmesini ve tecavüzün önlenmesi için kaçınılmaz ise, haksız rekabetin işlenmesinde etkili olan araçların ve malların imhasını,
(d) Kusur varsa zarar ve ziyanın tazminini,
(e) Türk Borçlar Kanununun 58 inci maddesinde öngörülen şartların varlığında manevi tazminat verilmesini,
isteyebilir.
Davacı lehine ve (d) bendi hükmünce tazminat olarak hâkim, haksız rekabet sonucunda davalının elde etmesi mümkün görülen menfaatin karşılığına da karar verebilir. Davayı kazanan tarafın istemiyle, gideri haksız çıkan taraftan alınmak üzere, hükmün kesinleşmesinden sonra ilan edilmesine de karar verebilir.
Diğer taraftan dava açma hakkını haiz bulunan kimsenin talebi üzerine mahkeme, mevcut durumun olduğu gibi korunmasına, haksız rekabet sonucu oluşan maddi durumun ortadan kaldırılmasına, haksız rekabetin önlenmesine ve yanlış veya yanıltıcı beyanların düzeltilmesine ve diğer tedbirlere karar verebilir. Ayrıca, hak sahibinin yetkilerine tecavüz oluşturması hâlinde cezayı gerektiren haksız rekabet konusu mallara, ithalat veya ihracat sırasında hak sahibinin talebi üzerine, gümrük idareleri tarafından ihtiyati tedbir niteliğinde el konulabilir.
Yine Kanun’da geçen haksız rekabet fiillerinden birini kasten işleyenler ve ayrıca 6102 s. TTK’nın 62’inci maddesinde özel özel olarak sayılan fiilleri işleyenler, fiil daha ağır cezayı gerektiren başka bir suç oluşturmadığı takdirde, hukuk davasını açma hakkını haiz bulunanlardan birinin şikâyeti üzerine, her bir bent kapsamına giren fiiller dolayısıyla iki yıla kadar hapis veya adli para cezasıyla cezalandırılırlar.
Tüzel kişilerin işlerini görmeleri sırasında bir haksız rekabet fiili işlenirse cezai yaptırım, tüzel kişi adına hareket eden veya etmesi gerekmiş olan organın üyeleri veya ortakları hakkında uygulanır. Haksız rekabet fiilinin bir tüzel kişinin faaliyeti çerçevesinde işlenmesi hâlinde, tüzel kişi hakkında bunlara özgü güvenlik tedbirlerine de karar verilebilir.
Yukarıda sayılan davalar (TTK m.56), davaya hakkı olan tarafın bu hakların doğumunu öğrendiği günden itibaren bir yıl ve her hâlde bunların doğumundan itibaren üç yıl geçmekle zamanaşımına uğrar. Haksız rekabet fiili aynı zamanda 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu gereğince daha uzun dava zamanaşımı süresine tabi olan cezayı gerektiren bir fiil niteliğinde ise, bu süre hukuk davaları için de geçerli olur. (TTK m. 60)
Zekeriya YILMAZ
Avukat & Arabulucu