ARABULCULUK HAKKINDA GENEL BİLGİLENDİRMELER
Giriş
Birçok ülkede yaygın olarak kullanılan alternatif uyuşmazlık çözüm yöntemlerinden biri de arabuluculuktur. Her ne kadar “alternatif uyuşmazlık çözümü” kavramı, İngilizce karşılığı olan “alternative dispute resolution” ifadesinin baş harfleri kullanılarak “ADR” şeklinde kullanılsa da artık günümüzde ADR’nin “A”sının, amicable (dostane), appropriate (uygun), accepted (kabul edilmiş) ibarelerinin karşılığı olduğu söylenmektedir. ADR, uyuşmazlıkların mahkeme dışı çözüm yollarıyla etkin, hızlı ve daha düşük maliyetle çözüme kavuşturulması için düşünülen çözüm yollarına verilen genel bir ad olup, [“dostane” uyuşmazlık çözüm yöntemleri] ifadesini kullanmayı tercih ediyoruz. Zira, bu yöntem mahkeme yargılamasına bir alternatif değil, makul bir seçenek ve tamamlayıcı bir yöntemdir.
Tahkim, sulh, uzlaşma vb. yöntemlerle birlikte, en sık kullanılan dostane uyuşmazlık çözüm yöntemlerinden biri de arabuluculuktur.
Arabuluculuk (İng. Mediation; Osm. Muslihun) iki ya da daha fazla kişinin aralarındaki uyuşmazlıkları, tarafsız bir üçüncü kişi (arabulucu) yardımı ile mahkemeye gitmeden ya da mahkeme yönlendirmesiyle çözmelerinde kullanabilecekleri bir yöntemdir. Sürecin tamamında iplerin tarafların kendi elinde oluşu, esnek yapısı, süre ve maliyet avantajı ve hepsinden ötesi sonuçtan her iki tarafın da kazançlı çıkması bu yöntemin; gerek işçi-işveren ve tacirler arası, gerekse aile hukuku ve sair alanlardaki hemen hemen tüm özel hukuk alanına giren uyuşmazlıklar için tercih edilen bir çözüm yöntemi olmasını sağlamıştır.
Ülkemizde arabuluculuk yöntemi, 22.06.2012 tarihinde yayımlanarak yürürlüğe giren 6325 sayılı HUAK ile kabul edilmiştir.
Arabuluculuk, tarafsız ve bağımsız üçüncü bir kişinin (arabulucunun), tarafları bir araya getirerek, aralarında iletişim kurmalarına ve uyuşmazlık konusunda müzakere edebilmelerine yardım ettiği, gerektiğinde çözüm önerileri sunduğu fakat anlaşıp anlaşmama hususunda tarafların tam yetkili olduğu, dostane uyuşmazlık çözüm yöntemidir.
Arabulucu, sistematik teknikler uygulayarak, görüşmek ve müzakerelerde bulunmak amacıyla tarafları bir araya getirerek onların birbirlerini anlamalarını ve bu suretle çözümlerini kendilerinin üretmesini ve aralarında iletişim sürecinin kurulmasını sağlamaya çalışan, gerektiğinde çözüm önerileri de sunabilen tarafsız ve bağımsız üçüncü kişidir.
6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu (HUAK) kapsamında Adalet Bakanlığı’nca düzenlenen arabulucular siciline kaydedilmiş bulunan gerçek kişiler arabuluculuk faaliyetinde bulunabilirler. Sicile kayıtlı güncel arabulucuların listesine buradan ulaşabilirsiniz.
- Arabuluculukta uyuşmazlıklar, menfaat ve ihtiyaç temelli çözülür. Hukuki değerlendirmeler ve ilgili mevzuata göre hangi tarafın haklı ya da haksız olduğu, uyuşmazlığın çözümünde temel teşkil etmez. Taraflar mevcut yasal düzenlemelerin sunduğu çözümlerle ve yöntemlerle de sınırlı değildir. Sonuçta her iki tarafın da kazançlı çıkması hedeflenir.
- Arabuluculuk gönüllülük (iradîlik) esasına dayanır. Sürece başlayıp başlamama, sürdürme ve nihayet anlaşıp anlaşmama konularında tam bir serbestlik söz konusudur.
- Arabuluculuğun en önemli yanlarından biri gizliliktir. Yargılamada ise alenilik genel kuraldır. Taraflarca aksi kararlaştırılmadıkça arabulucu, arabuluculuk faaliyeti çerçevesinde kendisine sunulan veya diğer bir şekilde elde ettiği bilgi ve belgeler ile diğer kayıtları gizli tutmakla yükümlüdür. Aksi kararlaştırılmadıkça taraflar ve görüşmelere katılan diğer kişiler de bu konudaki gizliliğe uymak zorundadırlar. (6325 s. HUAK m.4) Gizlilik yükümlülüğüne aykırı hareket ederek bir kişinin hukuken korunan menfaatinin zarar görmesine neden olan kişi altı aya kadar hapis cezası ile cezalandırılır. Bu suçların soruşturulması ve kovuşturulması şikâyete bağlıdır. (6325 s. HUAK m.33)
- Zamandan tasarruf edilir. Uyuşmazlıkların çözüm süreleri, yargılamaya göre çok daha kısa sürer.
- Masraftan tasarruf edilir. Dava boyunca yapmak zorunda kalacağınız tüm masraflar (harçlar, posta gideri, bilirkişi, yol, keşif vb.) ve vekalet ücretleri dikkate alındığında, arabuluculuğun taraf maliyeti, davaya göre çok azdır.
- Süreç ve sonuç, tarafların tam kontrolündedir. Taraflardan herhangi birinin istemediği beklenmedik bir sonuçla karşılaşılmaz.
- Arabuluculukta geleceğe, yargılamada geçmişe bakılır.
- Taraflar özgürce ve kısıtlanmadan kendilerini ifade edebilirler.
- Tarafların anlaştıkları yöntem ve çözüm tarzı esastır, esnektir. Yargılamada usul kanunları geçerlidir.
- Arabuluculuk sonucunda, muhtemel sonuç “Kazan-Kazan”dır ve ilişkiler korunabilir en azından düşmanlık devam etmez. Yargısal sürecin muhtemel sonuçları “Kazan-Kaybet” ya da “Kaybet-Kaybet”tir. Genellikle ilişkiler tamamen bozulur.
Arabulucu, bu süreçte karar veren kişi değildir. En fazla, gerektiğinde çözüm önerisinde bulunabilir. Taraflar, uyuşmazlığı kendileri uzlaşarak çözerler. Arabulucu, tarafların aralarındaki asıl uyuşmazlığı ve menfaatlerini tespit ederek, bu konuların müzakere edilip çözüm bulunmasını sağlamak amacıyla iletişim kurulmasına ve tarafların birbirlerini anlamalarına yardımcı olur. Taraflar bu iletişim kurulduktan sonra kendi çözümlerini kendileri üretirler. Tarafların çözüm üretemedikleri noktada da arabulucu, alternatif öneriler sunar.
Uyuşmazlıkla ilgili mahkeme veya tahkime başvurmadan önce arabulucuya başvurabileceğiniz gibi dava açtıktan sonra da arabulucuya gidebilirsiniz. Dava şartı (zorunlu) arabuluculukta ise dava açmadan önce arabulucuya başvurmuş olmanız gerekir.
Hayır. Arabuluculuk ancak tarafların serbest iradeleriyle karar verebilecekleri konularda mümkündür. Daha açık bir ifadeyle; kamu düzenini ilgilendirmeyen ve cebri icraya elverişli konularda taraflar arabulucuya gidebilirler. Tarafların sözleşme konusu yapamayacakları konularda örneğin ceza davalarında, nüfus kaydına ilişkin davalarda veya çocukların velayetine ilişkin davalarda arabuluculuk mümkün değildir. Yabancılık unsuru taşıyanlar da dâhil olmak üzere, tarafların üzerinde serbestçe tasarruf edebilecekleri iş veya işlemlerden doğan tüm özel hukuk uyuşmazlıklarının çözümlenmesinde arabuluculuk yöntemine başvurulabilir.
Hayır. Taraflar arabulucuya başvurmak, süreci devam ettirmek, sonuçlandırmak ve bu süreçten vazgeçmek konusunda tamamen serbesttir. Kendi isteğiniz ile başlattığınız bu süreci yine kendi isteğinizle, her zaman sona erdirip mahkemeye başvurabilirsiniz. Dava şartı arabuluculuktaki zorunluluk ise sadece dava açmadan önce arabulucuya başvurmakla sınırlıdır. Yoksa anlaşma zorunluluğu söz konusu değildir. Fakat anlaşma sağlandıktan sonra anlaşmaya varılan hususlarda artık yargı yolu kapalıdır.
Taraflar arabulucuyu, Adalet Bakanlığı Hukuk İşleri Genel Müdürlüğü Arabuluculuk Daire Başkanlığı’nın resmi internet sitesinde yer alan güncel arabulucular listesinden seçebilirler.
Her ne kadar dava şartı zorunlu arabuluculuklarda, genellikle otomatik tevzi usulü arabulucu atanıyor olsa da, tarafların anlaşmaları halinde her zaman kendi tercih ettikleri arabulucuyu seçme imkânı bulunmaktadır.
Yargılama masraflarına göre son derece tasarruflu bir yöntemdir. Örneğin arabuluculukta harç, gider avansı gibi başvuru masrafları yoktur. Tarafların talebi ve onayı dışında ayrıca bilirkişi, keşif, uzman görüşü vb. işlemler ve giderler de söz konusu değildir. Zorunlu arabuluculukta, ilk iki saate kadar arabulucuya ücret ödenmez. Daha sonra dava açılması halinde, yargılama sonunda haksız çıkan taraf, ayrıca “Arabuluculuk Asgari Ücret Tarifesi” uyarınca devletin ödediği arabuluculuk ücretini öder. Dava şartı (zorunlu) arabuluculukta tarafların anlaşması halinde, anlaşılan tutar üzerinden, yine resmi ücret tarifesine göre nispi bir arabuluculuk ücreti hesaplanır. Taraflar aksini kararlaştırmamışlarsa, anlaşma halinde arabuluculuk ücretini eşit şekilde öderler. İhtiyari arabuluculukta ise taraflar arabuluculuk süreci başlamadan arabulucu ile ücret sözleşmesi yaparak yine asgari ücret tarifesinden az olmamak üzere bir ücret ve ödeme koşullarını belirlerler.
Taraflar arabuluculuk sürecinin sonunda bir anlaşmaya varırlarsa bu anlaşmayı, asıl uyuşmazlık hakkındaki yetki ve görev kurallarına göre belirlenecek olan hukuk mahkemesine ibraz edip, icra edilebilirliğine ilişkin bir şerh verilmesini talep edebileceklerdir. Bu şerhi içeren anlaşma, ilâm niteliğinde belge sayılır. Dolayısıyla anlaşma koşulları yerine getirilmemesi halinde dava açmaya ve sonucunu beklemeye gerek kalmadan doğrudan, sanki elinizde bir mahkeme ilamı varmış gibi ilamlı icra takibi başlatabilirsiniz.
İcra edilebilirlik şerhinin verilmesi, niteliği itibariyle bir çekişmesiz yargı işi olduğundan buna ilişkin inceleme dosya üzerinden de yapılabilecektir. Ancak, uyuşmazlık konusu aile hukukuna ilişkin ise bu işlemler aynı usulle belirlenecek aile mahkemesince ve duruşmalı olarak yapılacaktır. Eğer, davanın görülmesi sırasında arabuluculuğa gidilmiş ise, kuşkusuz ki yukarıdaki iş ve işlemler davaya bakan mahkemece yerine getirilecektir.
Mahkeme icra edilebilirlik şerhi verirken; anlaşmanın ve içeriğinin, tarafların üzerinde serbestçe tasarruf edebileceği işler arasında yer alıp almadığı ve cebri icraya elverişli olup olmadığı yönünden inceleme yapacaktır.
Zorunlu ile ihtiyari arabuluculuk arasında hukuki sonuçları ve özellikleri bakımından bir fark yoktur. Zorunlu diye bilinen arabuluculuk, belli konularda (şimdilik iş, ticari ve tüketici uyuşmazlıkları) dava açmadan önce arabulucuya başvurulmuş olması dava şartı olan arabuluculuk yöntemidir. Örneğin, işçilik alacaklarına ilişkin iş mahkemesinde dava açmadan önce arabulucuya başvurmak zorunludur. Aksi halde mahkeme başka herhangi bir şeye bakmadan doğrudan davayı reddedecektir. Buradaki zorunluluğun sadece başvurmuş olmakla sınırlı olduğu unutulmamalıdır. Taraflar anlaşıp anlaşmama konusunda tamamen özgürdürler. Zorunlu arabuluculuğun, örneğin belli bir sürede süreci sona erdirme gerekliliği ve ücretlendirme gibi farklılıkların dışında bilhassa, işleyiş kuralları ve hukuki sonuçları bakımından, ihtiyari arabuluculuktan pek bir farkı yoktur.